Evrim Deniz
DİYARBAKIR – Kürt illerinde belediyelere kayyım atanmasından sonra etkinlik alanları daraldı. Kayyımlardan sonra faaliyet yürüten birkaç kurumun yanı sıra konserler, film gösterimleri, sergiler ve söyleşilerin yeni mekanı kafeler oldu. Suriçi’ndeki Dar û Pel kafe, bu mekanlardan sadece biri.
Mimari dokuyu bozmadan restore edilmiş ve kafe olarak hizmete sunulmuş bir yapı olan Dar û Pel’de cumartesi günleri saat 20:30’da film gösterimi yapılıyor.
Dar û Pel işletmecisi ve sinema etkinliğinin gerçekleşmesine öncülük eden Apo Şanlı, kafede film gösterimi yapma fikrini ve ilhamını, kafede etrafına topladığı gençlere, gençliğinde düzenli olarak film izlediği Dilan Sineması’nı anlatan 56 yaşındaki Sait’ten aldığını belirtti. ‘Neden açık havada filme izleme keyfi yaşatılmasın Diyarbakır’a?’ düşüncesiyle etkinlik için hazırlıklara başlayan Şanlı, Dar û Pel kafenin terasını filme izlenebilecek şekilde düzenledi.
‘SİNEMAYA GİTMEK LÜKS’
Sait’ten dinledikleri hikayelerden sonra hem Suriçi’ndeki halkın hem de sinemaya para ayıramayan kişilerin açık havada film gösterimlerine dahil olabilmesi için bu yola çıktıklarını belirten Şanlı, şunları söyledi: “Sinema artık sadece belli başlı şirketlerin elinde. Zaten sinema salonları buradaki halkın kültürüne uygun filmleri göstermekten de kaçınır. Buradaki sinema salonlarına bütçe ayırmak çoğu insan için mümkün değil. Hatta sinemaya gitmek bir lüks. En basit örneklerinden biri de şu, sinema salonlarında Kürtçe film izlemek 2000’lerden beri fiilen olmasa da yasak. Eskiden alternatif sinemalar olsa da bunlar kapanmak zorunda kaldı. Kayyımlardan önce alternatif filmlere belediyelerin düzenlediği etkinlikler sayesinde ulaşılabiliyordu. Fakat şu an için alternatif sinema izleyecek alan neredeyse mümkün değil. Kayyımlar sadece halkın iradesine bir darbe değil, buradaki halkın kültürüne de diline de bir darbe olarak indi. Halkın yüzde 80’i Kürtçe konuşuyor ama artık insanlar kendi anadillerinde ne şarkı dinleyebiliyor ne de film izleyebiliyor.”
‘SİNEMA, KÜRT HALKININ BİR DÖNEMİNİN TEMSİLİYETİDİR’
Kar amacı gütmeden yaptıkları film gösterimlerine beklediklerini üstünde ilgi olduğunu söyleyen Şanlı, sözlerine şöyle devam etti: “Buraya gelen yaşlıların, gençlik yıllarında gittikleri sinema salonları, o salonlara giderken yaşadıkları, Yılmaz Güney filmlerini izleme heyecanları bizleri çok etkiledi. Sinema aslında Kürt halkının bir döneminin temsiliyetidir. Kendimizden olan bir şey izlemeye, görmeye hasret kaldık hepimiz. Bu şiarla da bu film gösterimlerine başladık. Tabii işin maliyetini de en aza indirmeye çalıştık. Bizler kar amacı gütmeden bu etkinlikleri yapmaya çalışıyoruz. Özellikle Suriçi’nde yaşayan insanların bu etkinliğe katılıyor olması bizi çok mutlu ediyor. Film seçimlerini de buna göre yapıyoruz. Gençlerin etkinliğe katıldığı haftalarda ise önceden film seçenekleri sunuyor ve onların isteklerine göre şekillendiriyoruz. Bazen teknik aksaklıklardan dolayı gösterim yapamadığımız oluyor. Mahallede yaşayan insanlar, ‘Bir daha bu etkinliği yapmayacak mısınız?’ diye soruyorlar. Bu sorular bu etkinliklerin ne kadar değerli olduğunu fark etmemize neden oluyor.”
‘YILMAZ GÜNEY EN ÇOK TERCİH EDİLEN YÖNETMENLER ARASINDA’
Suriçi’nde yaşayan yaşlı kesimin genellikle Yılmaz Güney filmleri tercih ettiğini belirten Şanlı, gençler için dünya sinemasından bağımsız filmler seçmeye özen gösterdiklerini söyledi.
Şanlı, “Özellikle Suriçi’nde yaşayan aileler Yılmaz Güney filmleri talep ediyor. Yılmaz Güney dışında Ali Kemal Çınar, Abbas Kiyarüstemi, Bahman Ghobadi gibi isimlerin filmleri de en çok talep edilenler arasında. Suriçi’ndeki çocuklar için de çizgi film günleri yapıyoruz. Sur’da yaşayan çocukların savaştan sonra sosyalleşme alanları çok daraldı. Kendi aralarındaki etkileşim de teknolojinin etkisiyle azaldı. Bu yüzden çocuklara yönelik film gösterimlerini biraz da etkileşimleri kopmasın diye yapıyoruz” dedi.
Dar û Pel’deki film gösterimleri cumartesi günleri saat 20.30’da terasta yapılıyor.