Gökhan Ahi: Tüm meslektaşları idareye dahil etmeliyiz
Mehmet Korkmaz
8 min read
Dünyanın en büyük barosu olan İstanbul Barosu hafta sonu Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenecek Genel Konsey ile yeni lider ve idaresini belirleyecek. Yedi avukat kümesinden sekiz aday baro başkanlığı için yarışacak. 51 bin 352 kişinin oy kullanacağı düşünülen baronun lider adayları şöyle:
– Evvel Unsur Çağdaş Avukatlar Kümesi adayı Filiz Saraç
– İstanbul Barosu İdare Heyeti Üyesi ve Evvel Avukat Kümesi’nin adayı Avukat Elif Görgülü
– Evvel Unsur Çağdaş Avukatlar Kümesi Yükseliş Hareketi adayı olan Hasan Kılıç
– Bağımsız Avukatlar Kümesi’nin adayı Gülden Sönmez
– Avukat Hakları Kümesi’nin adayı Mustafa Gökhan Ahi
– Avukat Mert Er Karagülle
– Milliyetçi Avukatlar Kümesi ismine Hakan Çatak
– Genç Hukuk Hareketi’nden Türkan Kara
İstanbul Barosu seçimi öncesinde adaylarla görüştük. Kelam sırası Evvel Avukat Kümesi’nin adayı Gökhan Ahi’de…
‘BAROYU 20 YILDIR BİREBİR ANLAYIŞ YÖNETİYOR’
Baro başkanlığına neden aday oldunuz?
Bir avukat olarak, savunma kurumunun güçsüzleştirilmesinden ve mesleğin gidişatından telaş duyduğum için aday oldum. Hukuk devletinin temeli olan yargı kurumu, gitgide bağımsızlığını yitirdi ve siyasallaştı. Siyasallaşmadan etkilenmeyen ve hukuk ismine çabasını sürdüren bir tek avukatlar kaldı. Avukatların yargı içindeki pozisyonu ve prestiji gittikçe azaltılırken, bir yandan da hukuksal, fiili, ruhsal ve ekonomik problemlerle baş başa bırakıldık. Mevcut baro idarelerinin mesleği geliştirmek ve hukuk devleti için uğraş etmek bir yana, gitgide etkisiz ve hareketsiz kaldığını, kısır tartışmalar içinde hapsolduklarını gözlemledik. İstanbul Barosu’nu 20 yıldır birebir takım ve anlayış yönetiyor, kişi hareketi oldular, hiçbir vakit grup hareketi olamadılar. Bu duruma daha fazla seyirci kalmamak ismine, 144 yıllık ulu bir geçmişi olan meslek örgütümüz İstanbul Barosu’na lider olmak için değil, başkanlık yapmak ve efsanevi liderimiz Orhan İsimli Apaydın’ın (1976-1983 İstanbul Barosu Başkanı) mirasını taşımak için aday oldum.
. ‘BAROCULUK FAALİYETLERİNİ SUNMUYORUM’
Sizi başka adaylardan ayıran özellik nedir?
Mesleğin gelişimi için ve örgütlü bir çaba için yeni bir şeyler söylüyorum, yeni tahliller öneriyorum. Başka kimi adaylar üzere geçmişte baro idarelerinde yer almadım, özgeçmiş olarak yalnızca baroculuk faaliyetlerini sunmuyorum. Baroların bugünkü adaletinin içinde hisse sahibi değilim, münasebetiyle en azından “öğrenilmiş çaresizlik” içinde değilim. 21 yıllık meslek hayatı olan birisi olarak, bir avukatın bulunabileceği her yerde mesleğimi yaptım, sahanın her yerinden bilfiil deneyimler edindim. Emekçi avukat da oldum, emekçi avukatlarla da çalışıyorum. Stajyer avukatlar yetiştirdim, yetiştirmeye devam ediyorum. Avukatların yaşadığı tüm meseleleri en yakından biliyorum, zira şahsen yaşıyorum. Uzun yıllar üniversitelerde yarı vakitli öğretim vazifelisi olarak hukukçulara katkı sundum. Meslektaşlarımla her vakit bağlantı içindeyim ve mesleksel dayanışmanın ehemmiyetine inanıyorum. Ben kümemizin içinde hiçbir vakit lider olmadım zira kümemiz kişi hareketi değil, bir grup hareketi. Takım ruhu içinde hiyerarşi olmadan çalışıyoruz. Adliyelerde nöbetleri başlattık, nöbetçi avukat var diye yargıçlar, savcılar, müdürler, kalemler avukatlara davranışlarına çeki sistem verdiler. Hukuka karşıt süreçler yapan, avukatlara zorluk çıkaran ne kadar kurum varsa, inceledik, eleştirdik, yazıştık, ifşa ettik. Avukatlara uğraş edebilmesi için yardımcı olduk, avukat kamuoyunda ve genel kamuoyunda farkındalık yarattık.
. ‘SARI BAROLAR OLSUN İSTİYORLAR’
Avukatların sık sık savunma alanında engellendiklerini duyuyoruz. Sizce savunmanın en kıymetli meseleleri neler? Bu problemlere ne çeşit tahliller öneriyorsunuz?
Avukatlar, mesleklerinin tabiatı gereği sorular sorarlar, kuşkuyla yaklaşırlar, itiraz ederler, direnirler, gayret ederler. Bir bireyin ya da kurumun avukatı olarak, her basamakta hukuk sistemini denetler, her etapta hukukun üstünlüğünü savunurlar. Avukatların bu doğal faaliyetleri, başta siyasal iktidarlar olmak üzere güçlü tüm yapıları rahatsız eder. İşte bu yüzden avukatların örgütlü gücü ve avukatların hakları vakit içinde eritilmeye çalışılıyor, avukatların prestijleri gitgide azaltılmaya çalışılıyor. Etkisiz ve yetkisiz avukatları hayal ediyorlar, savunmayan, direnmeyen, itiraz etmeyen hukuk teknisyenleri yetişsin istiyorlar. İnsan haklarını ve hukukun üstünlüğünü her şartta savunan barolar yerine, yandaşlık yapan sarı barolar olsun istiyorlar. Tahminen kolay gelecek fakat, bu meselelerin tahlili için adım atılacak birinci şey İstanbul Barosu’nu tekrar mücadeleci ve aksiyoncu bir hale getirmek, 56 bin avukatı barosuyla barıştırmak, onları idareye ve örgütlü gayrete dahil etmek olacak.
. ‘YARGIDA SİYASALLAŞMA VE TAKIMLAŞMA KELAM KONUSU’
Şu an Türkiye’de yargının bulunduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Yargının meseleleri sizce nelerdir?
Yargı, bağımsızlığını ve tarafsızlığını yitirmiştir. Anayasa Mahkemesi’nden, Yargıtay’a, Danıştay’dan İstinaf Mahkemeleri’ne kadar büyük oranda atama, takımlaşma ve siyasallaşma kelam mevzusudur. Yargının gücü, AKP’nin sopası ve kaygı ögesi olarak kullanılıyor. Yargıçlar, yer değiştirileceği yahut soruşturma geçirileceği tasasıyla özgür ve bağımsız karar veremiyorlar. Bunların dışında, adliyeler yargı dağıtmaktan uzak, klasik devlet dairelerine dönüştüler. Adalete erişim hala çok uzun ve kıymetli bir süreci gerektiriyor. Savunma hakkı birçok vakit ihlal edildiği üzere, AİHM ve AYM kararlarına uyulmuyor. Birkaç istisna hariç, mahkemelerimizde adil yargılama yapıldığını söylemek artık çok güç.
Türkiye Barolar Birliği’nin eski Lideri Metin Feyzioğlu Lefkoşa Büyükelçiliği’ne atandı. Yapılan bu atamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Metin Feyzioğlu, teslimiyetinin ve sadakatinin mükafatını aldı diye düşünüyorum. Baroları bölmek için ve avukatları yalnızlaştırmak için yaptığı çalışmaları hepimiz yeterli biliyoruz ve tarih bunları not etti.
‘STAJ EĞİTİM MODELİ TEKRAR KURGULANACAK’
Stajyer avukatlarla ilgili bir çalışmanız var mı?
Stajyer avukatlarla ilgili birkaç çalışmamız var. En başta fiyat problemini çözeceğiz, çünkü stajyer avukatlara fiyat ödenmeyeceği inancı yerleşmiş, halbuki kanunda bu türlü bir şey yazmıyor. Adliye stajının ve avukatlık ofisi stajının daha verimli geçmesi için çalışmalar yapacağız. Stajyer avukatlar, mesleksel hayatı tanımadan alana çıkıyorlar. Staj eğitim modeli tekrar kurgulanacak, başta avukatlık hukuku ve avukatlık etiği olmak üzere eğitimler yalnızca mesleksel bilgi ve maharetlere yönelecek. Biz yalnızca Avukat Hakları Kümesi olarak bile onlarca eğitim programı yaptık. Stajyer avukatı ucuz iş gücü olarak gören ve mobbing uygulayan meslektaşları denetlemek ve gerekirse disipline sevk etmek tarafında çalışmalarımız olacak.
ÇOKLU BARO ELEŞTİRİSİ…
Çoklu baro sistemine dair tartışmalar devam ediyor. İstanbul ve Ankara’da iki baro var. Bu mevzudaki görüşleriniz neler?
Biz onlara numaralı barolar diyoruz. Güçlendirmek için ek ödenek, evrak promosyonu dahil her şeyi yapıyorlar lakin yeniden de meslektaşlardan ilgi görmüyorlar. Her ne kadar, büsbütün ekonomik bir birliktelik haline dönüşseler de, numaralı baroların er geç kapatılacağını düşünüyorum. Bugüne kadar mesleğe bir katkıları da görülmedi.
‘TEVKİL İŞLERİ ONLİNE PAZAR YERİNE DÖNÜŞTÜ’
Avukat mesleğinde tartışma konusu olan birtakım hususlar var. Bunlardan biri de tevkil (birini kendisine vekil etme) konusu. Birçok avukat yerine diğer bir avukatı göndererek iş yaptırıyor. Bunun karşılığında ise çok düşük fiyatlar ödeniyor. Binlerce avukat da bunu bir gelir kapısına dönüştürmüş durumda. Tevkil konusuna nasıl bakıyorsunuz, baro lideri olursanız bu mevzuyu kurumsallaştırma üzere bir çalışmanız olur mu?
Tevkil konusu avukatlar için fiili bir mecburilik haline geldi. Aslında yıllardır bir dayanışma halinde birbirimizi tevkil ediyorduk. Gelinen vakit içinde tevkil, kimi meslektaşlarımız için ana geçim konusu haline geldi. Hatta tevkil işleri birtakım aracı firmalarla online pazar yerine dönüştü. Tevkil bizler için bir mecburilik olmakla birlikte, tevkil işini emek sömürüsünden ve aracı firmaların kâr getirici bir faaliyeti olmaktan uzaklaştırmak zorundayız. Bunun için TBB’yi harekete geçirip düzenleyici ve taban standartları belirleyici bir yönetmelik, yönerge yapılması için çalışmalar yapacağız.
‘ESAS PROBLEM BÜTÜN SIKINTILARI KÖKÜNDEN ÇÖZMEK’
İstanbul Barosu’na lider olursanız avukatların hangi problemlerini lisana getirmekte ısrar edeceksiniz?
Avukatların meselelerini lisana getirmek en kolayı, zati yıllardır herkes bunu yapıyor. Temel problem bütün bu sıkıntıları kökünden çözmek için çalışmalar yapmak. Bunu lakin tüm meslektaşlarımızı bir biçimde idareye dahil ederek yapabiliriz. Dar grupçuluk yapmadan, kapsayıcı bir formda hareket edeceğiz. Kurulları ve konseyleri güçlendireceğiz, meslektaşlarımızın önceliklerini ve fikirlerini alacağız ve adım adım ilerleyeceğiz. Tüm kurumlarla öncelikle bağlantı halinde olacağız, bağlantı kesilirse yahut kurulmazsa hareketlilik evresine geçeceğiz. Bütün bunları fakat 56 bin avukatın tam ve kesintisiz takviyesi ile yapacağız.
Elbirliğiyle ve ortak akılla, başta İstanbul Barosu’nun genel hukuk siyaseti içerisindeki yükünü ve pozisyonunu perçinleyecek, tıpkı vakitte avukatların mesleksel problemlerini çözebilmek için çalışmalar yapacağız. Avukatlara yönelen siyasi, fiili, tüzel ve ruhsal her cins mahzuru yıkmak için gayret edeceğiz. Bu ortada çok değerli bir misyonumuz daha olacak. Hayli kritik gördüğümüz 2023 genel seçimlerinin adil ve dürüst bir halde sonuçlanması ve gerçek iradelerin sandığa yansıtılabilmesi için Türkiye’deki tüm avukatları seçim ve sandık güvenliğini sağlamak için İstanbul Barosu liderliğinde bir ortaya toplayacağız. Zira İstanbul Barosu, hukuk ve demokrasinin kalesidir, tarihi misyonu bunu gerektirir.
